Kalkınma ekonomisti, BM Kalkınma Programı Eski Müdürü Bartu Soral, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Yıllık enflasyon düşüyor. Temmuzda aylık enflasyon geçici etkiler kaynaklı arttı. Yıllık enflasyon ise hazirana göre 9,8 puan azalarak yüzde 61,8’e geriledi. Ana hedefi dezenflasyon olan programımızın her alanda olumlu sonuçlarını almaya devam ediyoruz” sözlerine tepki gösterdi. Sürdürülen ekonomi politikasını eleştiren Soral, “Programınız memur, emekli, işçi, dar ve orta gelirli geniş halk kitlelerini boğmak dışında bir işe yaramıyor… Aşırı kâr eden ve vergi vermeyen tüccarların yükünü de memur, emekli, işçi, dar ve orta gelirli geniş halk kitlelerine yüklüyorsunuz” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon rakamlarına ilişkin X hesabından yaptığı paylaşımda, “Yıllık enflasyon düşüyor. Temmuzda aylık enflasyon geçici etkiler kaynaklı arttı. Yıllık enflasyon ise hazirana göre 9,8 puan azalarak yüzde 61,8’e geriledi. Ana hedefi dezenflasyon olan programımızın her alanda olumlu sonuçlarını almaya devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüş daha çok hissedilecek. Fiyat istikrarını sağlayarak vatandaşlarımızın refahını kalıcı olarak artıracağız” ifadelerini kullandı.
Kalkınma ekonomisti, BM Kalkınma Programı E. Türkiye Müdürü Bartu Soral, Bakan Şimşek’in paylaşımına X hesabından yanıt verdi. “Sıcak paraya büyük karlar vermek suretiyle döviz girişi sağlıyorsunuz. Böylece kur yerinde sayıyor, aramalı ithalatına bağlı Türkiye’de maliyet enflasyonunu bir nebze kontrol ediyorsunuz. Ancak bu çözüm, kalıcı çözüm değil. Sıcak para girdiği gibi çıkacak. Elimizde yabancıya aktarılan kaynak dışında bir şey kalmayacak” diyen Soral, mevcut ekonomi politikasının memur, emekli, işçi, dar ve orta gelirli geniş halk kitlelerinin yararına olmadığını belirtti.
Bartu Soral, şunları kaydetti:
“Sn. Şimşek,
1) Sıcak paraya büyük karlar vermek suretiyle döviz girişi sağlıyorsunuz. Böylece kur yerinde sayıyor, aramalı ithalatına bağlı Türkiye’de maliyet enflasyonunu bir nebze kontrol ediyorsunuz.
Ancak bu çözüm, kalıcı çözüm değil. Sıcak para girdiği gibi çıkacak. Elimizde yabancıya aktarılan kaynak dışında bir şey kalmayacak.
Merkantilist olmak, küresel sanayi gücüne hakim olacak firmalar yaratmak için devletin kaynaklarını seferber etmek zorundayız. 21’inci yüzyılda teknolojiyi elde etme, yaratma ve kontrol etme kabiliyeti uluslararası rekabetin merkezinde yer alıyor.
Ve bildiğiniz üzere özel girişim tekel olmadıkça geri dönüşü belirsiz, uzun ve riskli olan Ar-Ge yatırımlarına girmez.
Türk ekonomisinin mevcut durumuna bakıldığında, büyük teknoloji geliştirme yatırımlarını sadece devletin yapabileceği ortada.
2) Talep enflasyonunu durdurmak için dar ve orta gelirliyi boğuyorsunuz. Oysa talebi yaratan yüksek gelir grupları. Onların talebini kesmek ciddi, köklü bir vergi reformundan geçiyordu. Sizin taslak Saray’dan döndü. O olmadan Türkiye düze çıkmak için koşuya başlayamaz. Boşa kendinizi yıpratmayın.
Bu durumda programınız memur, emekli, işçi, dar ve orta gelirli geniş halk kitlelerini boğmak dışında bir işe yaramıyor.
3) Fiyat enflasyonu
Enflasyonun diğer sebebi ise Joseph Schumpeter imzalı ‘co-respective competition’ yani ticaret erbabının birbirine bakarak ve anomaliden faydalanarak fiyat enflasyonu yaratması. Devlet hem denetleme ve düzenleme rolünü ifa etmiyor hem de elinde bütün kamu üretim merkezlerini özelleştirdiği için piyasaya müdahale edebileceği aparatı kalmadı.
Aşırı kar eden ve vergi vermeyen tüccarların yükünü de memur, emekli, işçi, dar ve orta gelirli geniş halk kitlelerine yüklüyorsunuz.”
News
