İran ile İsrail arasında yaşanan gerilim ve çatışmalar, uluslararası kamuoyunda büyük endişe yaratmakta. Özellikle Suriye, Lübnan ve Gazze gibi vekil aktörler üzerinden yürütülen dolaylı çatışmalar zaman zaman doğrudan saldırı tehditlerine dönüşse de, bu çatışmaların uzun soluklu ve doğrudan bir topyekûn savaşa evrilme olasılığı sınırlı görünmektedir. Bu kanaati destekleyen birkaç temel gerekçeyi şöyle sıralayabiliriz:
1. Karşılıklı Caydırıcılık Unsurları
Hem İran hem de İsrail, bölgesel güç dengelerinde önemli rol oynayan askeri kapasitelere sahiptir. Bu durum, taraflar arasında bir tür ‘dengeyi bozma pahasına savaşmama’ anlayışını beslemektedir. İsrail’in yüksek teknolojili savunma sistemleri ve İran’ın geniş vekil ağı, her iki taraf için de olası bir savaşın yüksek maliyetli olacağını göstermektedir.
2.Uluslararası Aktörlerin Dengeleyici Rolü
ABD, Rusya, Çin ve AB gibi küresel aktörler bu çatışmanın bölgesel sınırları aşarak küresel krizlere yol açmasını istememektedir. Özellikle ABD’nin İsrail üzerindeki etkisi ile Çin ve Rusya’nın İran üzerindeki etkisi, topyekun savaşı frenleyici bir rol oynamaktadır. Diplomatik baskı mekanizmaları halen aktif biçimde devrededir.
3.Ekonomik ve İç Siyasi Dinamikler
Her iki ülkenin de iç siyasi ve ekonomik sorunları bulunmaktadır. İsrail, iç siyasi istikrarsızlık ve toplumsal protestolarla karşı karşıya iken; İran, ciddi ekonomik yaptırımlar altında yaşam mücadelesi vermektedir. Bu koşullar altında topyekûn bir savaşa girişmek, iç kamuoyunu tamamen karşılarına almalarına neden olabilir.
4.Savaşın Belirsizliği ve Sonuçlarının Öngörülemezliği
Topyekûn bir savaşın ne kadar süreceği, hangi cephelerde yoğunlaşacağı ve bölgeyi nasıl şekillendireceği büyük bir belirsizlik taşımaktadır. Bu belirsizlik, akılcı aktörlerin doğrudan savaşı bir çözüm yolu olarak değil, bir felaket senaryosu olarak görmesine neden olmaktadır.
5.Gölge Savaş Stratejisinin Devamlılığı
Taraflar, doğrudan çatışma yerine “gölge savaş” (shadow war) olarak tanımlanabilecek, istihbarat, siber saldırılar, hava operasyonları ve vekil güçler üzerinden yürütülen düşük yoğunluklu çatışmaları tercih etmektedir. Bu yöntem, doğrudan savaş riskini azaltırken etkili bir müdahale biçimi olarak kullanılmaktadır.
Sonuç olarak, İran ile İsrail arasındaki gerginlik, bölge barışı açısından ciddi bir tehdit oluşturmaya devam etse de; bu durumun uzun soluklu, yıkıcı bir topyekûn savaşa dönüşme ihtimali, stratejik dengeler, uluslararası müdahaleler ve iç dinamikler nedeniyle zayıf görünmektedir. Mevcut tablo, kontrollü çatışmaların bir süre daha sürdürüleceğini göstermektedir.
Ali Emre Deşat
GÜNCEL
25 Haziran 2025GÜNCEL
25 Haziran 2025SİYASET
25 Haziran 2025MEDYA
25 Haziran 2025SİYASET
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025