Değişmeyen tek şeyin her şeyin değişimi ve doğruların tek ölçütünün yaşanılan pratikler olduğunu öğrenerek bu günlere geldik…
Bilindiği gibi “Korteks” yani beynin kabuklu üst kısmı; ayarlayıcı, kontrol edici, denetleyici, düzenleyici olup,eğitim, bilinçlenme, sanatla ve bilimle uğraşma, soyut ve istatistiksel düşünme, sorumluluk alma, gerektiğinde taşın altına elini koyma gibi kavramlarda tam yetkilidir…
Beyin uzun sürede evrimleşmiş olup, evrimleşme süreci devam etmektedir…
Düşünme, algılama, duygulara sahip olma, değerlendirme, yorumlama, sorumluluk alma ve yetki kullanma gibi yetiler sadece insanlarda olmayıp, diğer hayvanlarda da çeşitli boyut, miktar ve karışımlarda vardır…
Hiçbir hayvanın daha önceden kodlanmış bir program çerçevesinde oluştuğunu düşünmemiz elbette doğru olmaz…
Ben sanatçıyım, ben hekimim, ben bilim insanıyım, benim ne işim var siyasetle diye diye, korteksimizi dinlemeyerek, Amigdala’nın yani korku merkezinin etkisinde kalarak bu hallere gelmedik mi?…
Geçenlerde bir emekli öğretmen ağabeyim; Bize örgütlenin, taşın altına elinizi koyun diye yazmışsınız. Ben nasıl örgütlenebilirim? Nasıl taşın altına elimi korum? Benden ne olur ki? Başıma birşey gelirse kim beni kurtaracak? Diye diye karşı soruları ile bana yanıt verdi…
Görmezden geldiğimiz sorunlar, çözülmeyi bekleyen düğümler hep bu tür yaklaşımlarımız yüzünden olmadı mı?…
Benden ne olur? Ben ne yapabilirim? Başıma birşey gelirse beni kim kurtaracak?..
Sorular sorular…
Eğitimde gerileme, sağlık sistemindeki çöküş, ekonomik darboğaz, kadın cinayetleri, çevre felaketleri, artan yoksulluk, göçmen krizi ve daha fazlası…
Aziz Nesin’in dediği gibi “Du Bakali Ne Olacak? tavrımız ve yaklaşımımız yüzünden, bu sorunlar katmerlenmedi mi?…
Zavallı korteksimiz maalesef birgün isyan edecek…
Toplum olarak her gün karşı karşıya kaldığımız bu sorunlara gerçekten ne kadar duyarlıyız?…
Peki, çözüm üretmek yerine neden sadece yakınıyoruz?…
Türkiye’nin en yakıcı sorunlarını ele alırken yalnızca bir eleştiri yapmak yerine, biran önce omuz omuza örgütlenip, bu sorunları yaratanların üzerine giderek çözmesi daha doğru bir tavır olmaz mı?..
Aynı zamanda sorumluluk almamız gerektiğini birbirimize iletmemiz gerekmez mi?..
Yaşadığımız sorunları çözmek için şimdiye kadar neden taşın altına elimizi koymadığımızı mutlaka sorgulamamız vakti gelmedi mi?…
Bilinçli ve aktif bir toplum olmanın yollarını niçin aramıyoruz?..
Eğer siz de ülkemizin geleceğine dair kaygı taşıyor, olup bitenleri sadece izlemekle yetinmek istemiyorsanız, “Niçin Taşın Altına Elimizi Koymuyoruz? Niçin Sorumluluktan Kaçınıyoruz? Sorularını gelin beraber yanıtlayalım…
Şimdi tam zamanı. Haydi hep beraber bu darbeye karşı “Antifaşist Cepheyi” oluşturup, insan hakları ve demokrasi çatısı altında birleşip, ülkemizi düzlüğe çıkaralım…
Sorunları yalnızca konuşarak değil, çözüm üretmek için de hemen harekete geçelim derim…
Bu kapıyı kilitleyen mutlaka açacaktır…
Sözlerimi büyük Ustamız Mahzuni Şerif ile bitirelim…
Bu Dağlar Bizim Dağlar
Gülüm Nergizim Dağlar
Sende Yitirdim Yari
Şimdi Öksüzüm Dağlar
Gülüm Naçar Ağlama
Gündür Geçer Ağlama
Bu Kapıyı Kitleyen
Bir Gün Açar Ağlama
Sevgilerimle…
Dr. Mustafa Torun
GÜNCEL
07 Nisan 2025GÜNCEL
07 Nisan 2025SİYASET
07 Nisan 2025MEDYA
07 Nisan 2025SİYASET
07 Nisan 2025GÜNDEM
07 Nisan 2025GÜNDEM
07 Nisan 2025